26 Şubat 2013 Salı

BİR empati DENEMESİ...


Kenan Erenoğlu, bir kaymakam… Kenan Erenoğlu bir evlat… Kenan Erenoğlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı… Kenan Erenoğlu DEVLETİ taşrada temsil eden bir mülki idare amiri…
Muş’tan Diyarbakır’a seyahat ederken eşkıya yol kesti, kimlik baktı ve karanlığına alıp götürdü… Kendisi 1.5 yıldır PKK karanlığında, annesi, ailesi ve yakınlarının yürekleri yangın yeri… Seslerini kimseye duyuramıyorlar.
Sadece Kenan Erenoğlu da değil o karanlıkta olan; Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve polis memuru Nadir Özgen  ve toplam 26 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı o karanlıkta mağdur, mazlum, perişan…
Kaymakam Kenan Erenoğlu ve diğer kaçırılanlar için Twitter ayaklandı ama nafile… 40 000’den fazla tivit vardı ama “ergen gündemlerini” aşamadı… Binlerce yürek senin için gece yarılarına kadar klavye başındaydı, belki hükümete, muhalefete, medyaya ve sivil topluma senin sesini duyurabiliriz diye… Belki, birileri senin kurtulman için harekete geçer diye… Senin kurtulman için etkili bir kamuoyu oluşturulur diye…
Ama ne siyasete, ne yaygın medyaya, ne de sivil topluma sesini duyurabildi, Kenan Erenoğlu’na ses olanlar… Ya da “duyurmak istedikleri yerlere” duyuramadılar diyelim… Birkaç cılız ses…
Düşündüm ve “kesinlikle Kenan Erenoğlu’nun bir kabahati ve büyük bir suçu var” dedim. Yoksa Türkiye, Anadolu, bu millet nasıl evladına sahip çıkmaz? Tivitter gibi herkesin sesini herkese duyurabildiği ortamda Kenan Erenoğlu neden günlerce sosyal medya gündeminde kalmaz?
Neden AKP’liler, CHP’liler, MHP’liler günlerce Kenan Erenoğlundan ve diğer mağdurlardan bahsetmez?
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon fanları/taraftarları neden onu günlerce gündemde tutmazlar? Basının büyük ağabeylerinin gündeminde neden yer almaz Kenan Erenoğlu?
Anladım ki, Kenan Erenoğlu’nun çok büyük suçları var… İzninle o suçlarını sıralayacağım…
***
Suç-1: “Haftan yoktur, ayın yoktur/ANKARA’da dayın yoktur/Mamudo kurban niye doğdun (söyle yavrum niye doğdun?)” Rahmetli Mahzuni  Şerif’te Kenan Erenoğlu’nun suçunu açıklamış zaten: Ankara’da dayın yok…
Suç-2: Herhangi bir ideolojik yapıya ve örgüte mensup değilsin. Arkasında duracak fanatik bir sosyal grup yok… Sosyal medyada bile sahiplenilmediğine göre…
Suç-3: Türkiye’ye zararlı bir örgüte de mensup değilsin. Ülkenin birliğini, dirliğini ve kamu düzenini sağlamak için; ülkene, milletine, devletine hizmet etmek için kaymakam olmak istemişsin. En büyük hatalarından birisi de bu.
Suç-4: Kaymakam olacağına herhangi siyasi partinin birinin keşke bir ilçe başkanı olsaymışsın. Siyasi kimliğin olmayınca, yani “seçilmiş” değilsen, “vatandaşlık, kaymakamlık” ne işe yarar be kardeşim?
Niye bu ülkeye hizmet edeceğim diye, “kuru bir idealizmin” arkasından gittin? Sen bir memursun, hadi “seçilmiş” olsan neyse?
Suç-5: Niye Türkiye’de doğdun be kardeşim? ABD veya Avrupa’da bir yerde doğsaydın. Adın Kenan değil de Kevin  falan olsaydı mesela… Bak bakalım bütün dünya senin kurtarılman için seferber oluyor muydu olmuyor muydu?
Suç-6: Hem Ankaralısın, hem Türksün, üstelik bir de Müslümansın… Üst üste bu kadar suçu nasıl işledin? Başka bir etnik kökenden ve dinden olsaydın, görürdün İstiklal Caddesi’nde onbinlerin “Hepimiz Kenanız, hepimiz ….”diye yeri göğü nasıl inlettiklerini. Aydın, yazar, özgürlükçü iki yüzlüler senin için nasıl yırtınırlardı, adım gibi eminim… Ah kardeşim ne kadar bahtsızmışsın! Hepimiz her mağdur için DİN, DİL, IRK, MEZHEP, CİNSİYET, DÜŞÜNCE ayrımı gözetmeksizin dövünelim elbette, her haksızlığa uğrayanın yanında olalım... Ama "AYRIM" yapmadan.
Suç-7: Azıcık MEDYADAKİ büyük abilerin dikkatini çekecek bir iki laf etmez mi insan? Suçun çok büyük! “Gerilla, özerklik, barış, çözüm, halkların kardeşliği, Mezopotamya halkları, özyönetim, İmralı, özsavunma” soslu birkaç cümlen niye yok? Bu aralar bu söylemler müthiş prim yapıyor kardeşim…
Suç-8: Ne büyük bir suç işledin? Hiçbir siyasi partiye yakınlığın yok, bir de Ankara’lı olacaksın? Bak twitterda ne AKP, ne CHP ne de MHP sana sahip çıktı. Bu partilerin gençleri de uzak durdu. (Ama birkaç tanesinin hakkını yemeyeyim, inan günlerce senin için kendilerini paraladılar. Bir de MHP’den bir milletvekili aileni ziyaret etmiş.) Partilerin hepsinin ayrı bir siyasi hesabı olmalı ve sen bu hesapların hiçbir yerinde yoksun, bundan âlâ suç mu olur kardeşim?
Herhangi bir takımın futbolcusu olsaydın, başına böyle bir iş gelse dünyanın gündeminde de olurdun.
Bilmiyorum ama, belli ki suçun çok büyük… Hiç kimse senin yokluğunu “mesele etmiyor…”
Suç-9: Liberal, solcu, ulusalcı  ve muhafazakar “kadın” yazarlarda seninle ilgilenmedi. Bir Deniz Ülke Arıboğan bir de Nazlı Ilıcak’a teşekkür ediyorum senin adına. Onlar senin için en azından iki satır yazıya ortak oldular. Sen de bir annenin evladı değil misin? Nerede o ünlü muhafazakar hanım, anne, abla, eş olan yazarlarımız… Peki liberal, solcu, ulusalcı diğer hanım yazarlar? Onlardan da ses yok… Bu arada, TV’nin birinde “kadın” bir aydın-yazara rastlamıştım. Adını söylemeyeyim şimdi… Şöyle diyordu: “Kandile gittim, oradakilerin yaşam koşulları çok kötü. Beni iyi koşullarda misafir ettiler ama o bile kötüydü. Üzüldüm hallerine…” Şimdi PKK’ya bu kadar üzülen empati kuran bu “ultra hümanist” (ah dili yok kalbimin) kadın yazar acaba seninle niye ilgilenmiyor? Senin suçların saymakla bitmiyor işte, bil istedim…
Suç-10: Medyadaki “duyarlı adamlar” da seninle ilgilenmedi? Hasta olan Solin için herkes program yaptı, Annesi serbest bırakıldı ve çocuğuna kavuştu? Suçun ne ki be kardeşim, senin annenin sana kavuşması için bu ünlü “duyarlı adamlar” bir “tivit” bile paylaşmadı? Ne yaptın bu insanlara?
Oysa, o ünlü adamlardan biri hayallerini yazmıştı twitterda 16 Şubat 2013’te: Bir çocuğunuz varsa her zaman gelecek için bir hayaliniz vardır..” ve “Hayallerim; Günün birinde oğlumun düğününü görmek isterim. Tüm dostlarımı çağırmak, gözyaşlarımı tutmadan eğlenmek....”
Peki, azıcık empati yapsan güzel kardeşim, Kenan Erenoğlu’nun da anne, baba ve ailesinin de “aynı hayalleri” olabileceğini düşünsen. Kıyamet kopar mı bir program da Kenan Erenoğlu için yapsan? Şu ana kadar kimseden ses yok… “Bari yok der bir sada yok mu” demişti ya, Mehmet Akif… Aynen öyle işte…
Suç-11: Sevgili Kenan Erenoğlu bir suçun da senin için gündem oluşturabilecek bir meslek grubunun içinde olamaman. Dönem arkadaşlarının içi kan ağlıyor. Twitter’da sosyal medyada senin için çok büyük çaba gösterdiler. Onların çabası da bir yere kadar… Ama 81 ilin valisinden yalnızca ikisi senin için bir-iki tivit yazdı. Hepsi o kadar…
Suç-12: Twitterda popüler ve çok etkili tivitler yazan bakanlardan biri bile seninle ilgili feryatları içeren tivitlerle ilgilenmedi. Twitterda popüler belediye başkanları da var. Sabahlara kadar tivit yazıyorlar… Seçim kazanacaklar, kariyer yapacaklar… Sen onlarında gündeminde yoksun… Bunun için ne suç işledin?
Sevgili Kenan Erenoğlu kardeşim, seninle ilgili twitterda “duyarlılık gündemi” oluşturmak isteyenler, gündem duvarını aşamadılar. Ama birgün sonra bir maç vardı… Ve twitter’ın on gündem başlığından yedisi rakip taraftarların anlamsız sataşmalarından oluşuyordu. İşte bizi kahreden bunlar oldu. Başta sen olmak üzere terör örgütünün elindeki 26 insanımızın hayatı bir maç kadar değerli görülmüyordu, gençliğimizin dünyasında…
Haydi bunları geçtim. Twitter’da “etkileyici isimler” var. Seninle ilgilenmediler. Berfo Ana için neler yazmışlar inanamadım. Onlardan birkaçını yazacağım. Kim yazmış bu tivitleri biliyor musun? Bakanlar, gazeteciler, haberciler, yazarlar, partiler, fanlar ve sayısız hümanist (!) arkadaş… (Bana öyle geldi ki Berfo Ana üzerinden herkesin siyasi bir hesabı var. İsimlerini söylesem hakkını helal etmezsin.) O tivitlerden birkaçı şöyle:
-          “çocuğu okuldan beş dakika geç gelse yüreği ürperir ya bi annenin.. oğulsuz 33 yıl.. nur içinde yat berfo ana”“Bu dünyada karşısına çıkmaya korktular... Berfo Ana darbecileri öbür tarafta Mahkeme-i Kübra'da bekliyor şimdi.. Allah rahmet eylesin..” “Berfo Ana dünya gözüyle oğlunun mezarını göremedi ama kırışmış yüzüne yansıyan acının ateşi hepimizi yakmaya yetti. Allah rahmet etsin.” “Berfo Ana'nın dirayeti, yüz yıllık karanlığa inadın tebessüm etmiş hâli. Siyaset kurumunun ne yapması gerektiğini tek başına anlatabiliyor!”
Berfo Ana ki, 33 yıl evladının hasretini çekmiş. Akibetini bilememiş, hep gözleri yollarda kalmış. Bu acıyı yaşamış ve vefat etmiş. Allah rahmet etsin! Olması gereken duyarlılık bu elbette! Allah senin annene Berfo Ana’nın acılarını yaşatmasın ve sağ salim kavuştursun. Peki Berfo Ana ile empati kuranlar, senin 18 aydır yolunu gözleyen ve hasretinle yanan annenle neden empati kurmazlar?
İsrail iki askeri kaçırıldığı için Filistin ve Lübnan’ın altını üstüne getirdi. 11 Birleşmiş Milletler personelini bile öldürdü. Dünyanın gıkı çıkmadı… İsrail terörist bir devlet… Yaptıklarını kimse onaylayamaz… Ama askerlerinin/vatandaşlarının derdindeydi… Biz, bizim yitiklerimiz için ne yapıldığını bile öğrenemiyoruz… İki satır açıklama bile yok…
Suçun çok büyük anladık hepimiz! Senin suçun Kenan olmak… Hani bir şiirde vardı ya, hani okuyanların içini yakardı ya… Herkes o sözleri senin için söylüyor: “Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara…” Yalnızlığımız, senin yalnızlığının acısıyla tarifi imkânsız acılar yaşatıyor bizlere…
Evet sana ulaşmak isteyen eller çaresiz!... Senin suçunla seni sevenler de mahkûm oldular, Bâb-ı Âlinin duvarlarını aşamadılar, medya plazalarına giremediler…
Kaç gündür birçok meslektaşın senin adını sayıklıyor Kaymakam Bey? Sana “kaymakam bey” diyorum. Sen kursları eğitimleri tamamlayamadın ama, hepimizin gönlünde çoktan tamamladın o süreçleri… Seni hiç tanımayan insanlar, senin için gözyaşı döküp dua ediyor… Seni çok üzdüm biliyorum, ama çaresizlik işte, hakkını helal et, Allaha emanet ol! Herşeye rağmen Türkiye’de her partiden, her düşünceden senin için yüreği yanan ama sesini çıkaramayan milyonlarca insanın olduğunu biliyorsun..
Senin hatırına söylenmesi gerekenleri söyleyemedim/söyleyemiyorum. Allah tez zamanda ailene, görevine ve arkadaşlarına kavuştursun.

Per aspera ad astra!