4 Ağustos 2012 Cumartesi

BEYAZ ADAMIN "DEMOKRASİ SEVDASI" VE FUKARA DÜNYA!

Ortadoğu'ya bahar geliyor kan denizinde yüzen ölü bedenler üzerinden. Ortadoğu'da Saddam, Kaddafi, Esad gibi Nemrutlar/Firavunlar/Neronlar devriliyor. "Devrim, bahar, direniş, halkların özgürlüğü" naralarıyla; kurşun delikleriyle çerçevelenmiş diktatör fotoğrafları; idam sehpasında kafası kopan devlet başkanları... Hapishanelerde "insan" onurundan habersiz fotoğraflar. Nükleer parçacıklı mermilerle eksik bırakılan bedenler... Vahşi, eğitimsiz, bilinçsiz, bedevi, kimliksiz, din adına dinler edinmiş topluluklar arkasından koşuyor bu yalancı baharın... Evet, diktatörler silinmeli yeryüzünden... Sosyal medya çağında, kim hangi diktatöre tahammül edebilir ki? Ama, örneğin sadece Irak'ta güya "demokrasi safsatası" ile Saddam'dan sonra 3 milyondan fazla insan öldüyse, parçalandıysa, satıldıysa, işkence gördüyse; kimi tercih edersiniz Saddamı mı, yoksa "bahar getiren kuklaları" mı? Kimin piyonu olduğu belli türedi idarecilerle şimdi "mezhep kavgası faciası"na sürüklenen bu coğrafyada fitne ateşini, bozgunculuğu, kavgayı kim destekliyorsa onun azabı kuşkusuz sonsuz olacaktır.
Bizde kayıtsız şartsız güya demokrasi için bu ülkelerin kana boğulmasını savunan o kadar çok "saksı filozofu" var ki, akla  ziyan. Efendiler, değişim olmalı! Ama, ülkeleri paramparça ederek, kan emerek, kan kusarak, kan yutarak ve yem olarak değil!
Bakınız aşağıdaki metinde ABD'nin bir şirketinin menfaatleri bir ülkeyi nasıl kuşatıyor. Bu menfaat bazı dönemlerde petrol, bazı dönemlerde meyve, bazı dönemlerde herhangi bir maden olabilir. Yeryüzü "ABD ve ötekiler"den ibaretse, herkesin yazıp çizdiği, söyleyip kavga ettiği de boşunadır aslında...
Sadece bir Amerikan Şirketi'nin gücü ve bir ülkenin çöküşü... Ki, bu şirket birçok devletten daha güçlü olarak (more powerful than many nation states) tanımlanıyor. Eh, haksız da sayılmaz...
Metin ABD'li Profesör Jerry Kloby'nin Küreselleşmenin Sefaleti isimli kitabından:
"Zenginlerin yararına devlet politikasını etkilemek için çapraz-eşleşmenin nasıl işlediğinin güzel bir örneği, Ameri­ka'nın 1950'lerde Guatemala'ya müdahalesidir. 1950'de Jacobo Arbenz yaklaşık % 72 oranında oyla Guatemala'nın başbakanı seçildi. Arbenz, Guatemala'nın zenginliğini halk adına artıracak reformları destekleyen ilerici bir milliyetçiy­di. 1953'de Guatemala, Amerikan kökenli United Fruit şirke­tinin sahip olduğu 387.000 akrelik kullanılmayan toprağı is­timlak etti. O zamanlar United Fruit, Guatemala'da 40.000 işçiyi kontrol ediyor, neredeyse tüm tren yollarının sahibi ve ülkenin ekilebilir topraklarının yarısını elinde bulunduruyordu. "Ah­tapot" diye tanınıyor ve yılda 65 milyon dolar kâr elde edi­yordu. Bu rakam Guatemala hükümetinin yıllık gelirinin iki katıydı. United Fruit, Arbenz hükümetini kötülemek ve Amerikan kamuoyunu yönlendirmek için bir kampanya baş­latarak istimlâka karşılık verdi. Ve ülkeyi kaosa sürükledi. Bu çabalar, United Fruit'in eski halkla ilişkiler yöneticisi olan Thomas McCann'ın yaz­dığı kitapta ve diğer kaynaklarda yeterince belgelendirilmiş­tir. Dışişleri Bakanlığı ve CIA, Arbenz hükümetini devirmek için başarılı bir girişimde bulunduğunda, United Fruit'in ça­baları ödüllendirilmiş oldu. United Fruit ve Amerikan hükümeti arasındaki bağlar çapraz-eşleşrne kavramını aydınlat­maktadır."

Per aspera ad astra!http://www.nytimes.com/2008/03/02/books/review/Kurtz-Phelan-t.html?_r=1